25 Mayıs 2014 Pazar

Temnos, Unutulan Bir Aiol Kenti


Temnos Antik Kenti Akropolünün Eski Görece Köyü'nden Görünüşü
Temnos antik kentinin adına ilk olarak antik dünyanın en önemli yazarlarından, tarih disiplinin babası sayılan Heredotos'ta rastlıyoruz. Heredotos 1. kitabının 149. bölümünde Temnos'u Aiol kentlerinden biri olarak anar. Kent hakkında başka bir bilgi aktarmayan Herodotos Aiollar'ın toprakları İon'lardan daha bereketli ama havası onlarınki kadar güzel olmayan bir ülkeye sahip olduklarını söyler (Herodotos, 67).

Antik çağın ünlü coğrafyacısı Strabon da Temnos'a değinir. Onun Geographika isimli müthiş eserinin antik Anadolu coğrafyasını kapsayan 12, 13 ve 14. kitaplarından, antik Temnos kentinin bugünkü İzmir'in kuzeyinde yer alan Aiolis kentlerinden biri olduğu bilgisini ediniriz.


"Şimdiki Aiolis kentlerine Aigai'yi ve keza 'Rhetorik Sanatı'nı yazmış olan Temnos'u da katmalıyız. Bu kentler, Kyme, Phokaia ve Smyrna topraklarının üst kısmında bulunan dağlık arazide yer alırlar. Hermos Irmağı bu topraklar boyunca akar" (Strabon, 163).

Bizanslı Stephanos da Temnos'a dair bir kuruluş hikayesini aktarır. Antik kentlerin kuruluşuyla ilişkili koloni önderinin kahine danıştığı ve kahinin söylediği olağandışı olayın gerçekleştiği bir çok kente ait kuruluş öyküsü yer alır. Bunlardan en ilginçlerinden birisi olan Ephesos kentinin kuruluş hikayesine bir başka yazıda değiniriz. Temnos için anlatılansa şöyledir:


"Bu topraklara göçlerle gelenlerin lideri Malaos adlı bir kişidir. Bu önder nereye kent kurayım diye bilicilere sormuş, onlardan şu cevabı almıştır: 'Arabanın dingili nerede kırılırsa orada kentini kur…'”
Dumanlı Dağ’ın eteklerinde bulunan bu yüksek kayalığa çıkan Malaos ne hikmetse bu sarp kayalığın üzerinde geldiğinde arabasının dingili kırılır ve burada kent kurulur!
(http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2013/01/temnos-tamnos-antik-kenti-izmir-aiolis.html)  

Temnos'a değinen bir başka yazar da antik Anadolu yerleşimlerini detaylı bir biçimde tanıtan George E. Bean'dir. Bean, Ege Bölgesi'ne odaklanan kitabında Temnos'a ise sadece bir cümleyle değinir.

"Gürice'nin doğusundaki yerleşme kesin bir biçimde Temnos adıyla tanımlanmıştır ve çevrede bir başkasına da rastlanmamaktadır" (Bean, 80)

Temnos antik kenti ve kazı tarihçesi hakkında İzmir Arkeoloji Müzesi'nden şu bilgilere erişilebilmektedir:

"Temnos (Görece Kale) Görece Köyü sınırları içinde ve Menemen'in kuzeydoğusundaki dağlık bölgededir. Güney Aiolia'da yer alan Temnos'tan Heredotos da bahsetmekte ve kentin Klasik Dönem'de gelişme gösterdiği anlaşılmaktadır. Kent, İ.Ö. 3. yüzyılda Pergamon topraklarına katılarak Roma hakimiyetine girmiş ve İ.S. 9. yüzyıla kadar iskan edilmeye devam etmiştir.
Temnos Araştırma Projesi, 2006 yılında Roma III Üniversitesi'nden Giuseppe Ragone tarafından başlatılmıştır. Temnos'da yapılan Agora'nın üst terasındaki jeofizik taramaları esnasında, bazı eski kazı çukurları ile kazılmış sur duvarları veya büyük teras temelleri olduğu düşünülen kalıntılar tespit edilmiştir. Bu tespit edilen kalıntılar muhtemelen 1934 yılında P. Devambez tarafından yapılan ve yayınlanmamış kazılarından veya bu alandaki daha erken veya daha geç dönemlerde yapılmış arkeolojik çalışmalardan geriye kalan izler olmalıdırlar. Bu arkeolojik çalışmalara ait çok belirgin olmayan kayıtlardan günümüze ulaşan bilgilere göre, Osman Hamdi Bey'in XIX. yüzyılın sonlarında yaptığı sondaj kazısı ve kesin olarak tanımlanamamış Alman arkeoloğun 1938-1940 yılları arasında yaptığı arkeolojik kazı çalışmaları esnasında açmış oldukları kazı çukurlarıdır
(http://www.izmirmuzesi.gov.tr/antik-yerlesim-alanlari-temnos.aspx).

Kentin tarihi hakkında aşağıdaki bilgiler blog yazarı sayın Taylan Köken'in derlemeleridir:

"Kent önceleri Lydia egemenliğinde iken, sonra Pers, ardından Büyük İskender ve sonra Pergamon Krallığı ile eşit şartlarda bağımsız olarak varlığını sürdürmüştür. Kent bir ara Selevkos Krallığı tarafından ele geçirilmiştir. Pergamon-Roma ordusu Suriye’lileri bu topraklardan sökmek için savaşırlarken Temnos tercihini Selevkos’lardan yana kullanınca bağımsızlığını kaybeder ve Pergamon Krallığı topraklarına eklenir. 
Kent MÖ.17 yılında bölgede ağır tahribata sebep olan depremle yıkılmış ve İmparator Tiberius’un yardımları ile yenilenmiştir. Pergamon kenti ile “Eşit Vatandaşlık ve Eşit Vergilendirme” konusunda anlaşma imzalamışlardır. Ayrıca Temnos Pergamon’dan “bütçe yardımı”  için para da almıştır.
Temnos için son not Erken Bizans Döneminde kilise örgütü içinde bir piskoposluk merkeziydi. 787 yılında İznik’te toplanan Hıristiyan toplumunun ünlü toplantısında Temnos Piskoposu’nun varlığını kayıtlardan biliyoruz. Daha sonraki toplantılarda ise Temnos temsil edilmediğine göre bu kent artık gerileme devrine girmiş olmalıdır.
Bölge Türk egemenliğine girdiğinde bu bölgede küçük bir Rum köyünün varlığı bilinmektedir. 
Temnos tarihi hakkında en detaylı bilgiler Aigai Kazı Başkanı da olan Sayın Prof.Dr. Ersin Doğer’in “Menemen Tarihi” kısa isimli çok değerli kitabında bulunmaktadır. İlgili kişilerin kütüphanesinde bu kitap muhakkak olmalıdır düşüncesindeyiz"
(http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2013/01/temnos-tamnos-antik-kenti-izmir-aiolis.html)

Menemen'e Bağlı Yeni ve Eski Görece Köyleri ve Temnos Antik Kenti
İzmir'e çok yakın olmasına rağmen Temnos'a ulaşmak pek kolay değil. Önce İzmir-Çanakkale yolu üzerindeki Menemen'in içinden doğuya doğru ayrılan "Eski Haykıran Yolu" isimli sokağı takip ederek yaklaşık 15 dakika sonra Görece Köyü'ne ulaşıyorsunuz. Bu köye Yeni Görece demek daha doğru belki çünkü köy aslında Osmanlı zamanlarından 1970'lere kadar daha yukarıda imiş. 1970 civarında olasılıkla ulaşım güçlükleri nedeniyle bugünkü yerine taşınmış. Eğer özel aracınızla gelecekseniz bu köye kadar asfalt yol sorunsuz devam ediyor. Ancak Temnos'a varmak için önce Eski Görece köyüne giden toprak bir yolu izlemek gerekiyor. Aracınız çok alçak değilse bu toprak yoldan eski köye kadar devam etmek mümkün. Ama biraz titiz bir araba sahibiyseniz aracınızı aşağıda bırakıp yaklaşık 30 dakikalık bir yürüyüşle köylülerden yolunu öğreneceğiniz eski köye varabilirsiniz. Bu arada hem definecilerin hem de artniyetli kişilerin eski köylerine çıkmasından doğal olarak çok hazzetmeyen köylüler önce köyün yolunu tarif etmekte isteksiz davransalar da gezgin veya araştırmacı olduğunuzu söyleyip biraz da muhabbet ederseniz oldukça yardımcı oluyorlar. Antik kentin akropolisine köylülerin "Kale", "Görece Kale" dediğini de belirtelim.


Terkedilen Eski Görece Köyü'nün Temnos Antik Kenti'nden Görünüşü
Eski Görece Köyü'nde hayvanlara göz kulak olan bir kaç çobandan başka kimse yaşamıyor artık. Köyün camisi, okulu ve evleri terkedildikleri için çoğunlukla harabeye dönmüş durumda. Köyün betonarme iskeletli masif taş duvar dolgulu camisi ilginç yapı tekniği ve eski Türkçe yazılı kitabesi ile dikkat çekici. Dönüş yolunda uğradığımız  köyün mezarlığında 19. yüzyıla tarihlenen mezar taşlarının da gösterdiği gibi köyün tarihi Osmanlı dönemine dayanıyor. Hatta Taylan Köken köyün tarihinin 15. yüzyıla kadar gittiğini aktarmaktadır:

"Yörük/Türkmen cemaatinden olduğu düşünülen Görece Köyünün adı 1487 yılına ait Yaya Defterlerinde geçmektedir."
(http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2013/01/temnos-tamnos-antik-kenti-izmir-aiolis.html)

Ancak caminin minare kaidesindeki 1970, eşik taşındaki 1.5.1969 tarih kayıtlarından da anlaşılıyor ki bu tarihlerde yani köy aşağı taşınmadan hemen önce cami betonarme olarak yenilenmiş. Duvarlarda da olasılıkla tekrar eski caminin taşları kullanılmış. Köyün terkedilmeden hemen önce böyle bir cami yenilemeye kalkışılması taşınmanın beklenmedik ya da gönülsüzce yapıldığını akla getiriyor ancak konuştuğumuz köylüler taşınma sürecini net olarak hatırladıklarını, taşınmayı köylünün kendisinin istediğini ve bir kaç yıla yayılan bir süreçte sorunsuz olarak taşınmanın gerçekleştiğini aktardılar. Taşınmak üzere olan bir köyün böylesine bir cami yenileme işine girişmesi ve belki de onu yarım bırakarak taşınması ilginç...

Antik kentlerin yakınlarındaki köylerin hemen hepsinde olduğu gibi Eski Görece Köyü'nde de antik kentten taşınan bir çok yapı elemanına rastlamak mümkün. Yapıların duvarlarındaki taşların birçoğu olasılıkla tekrar işleme veya daha uzaktan taşıma zahmetlerine girilmemek için Temnos'tan taşınarak devşirilmiş. Bunu bir çok taşın üzerindeki antik dönem duvar kenetleme elemanlarının bıraktığı izlerden ve sütun tanburu biçimindeki taşlardan anlamak mümkün.  


Eski Görece Köyü'nden Temnos'a doğru toprak ve taşlık yol traktörlerin ve yüksek kamyonetlerin dışındaki araçlar için uygun değil. Bu nedenle antik kente varmak için yaklaşık 45 dakikalık bir yürüyüş daha yapmak gerekiyor. Aslında mesafe az olsa da sürekli yokuş yukarı yürümek oldukça yorucu ve bir kaç kez mola vermeyi gerektirebiliyor. Özellikle yazın çantada yeterli su ve atıştırmalık bulundurmak şart çünkü yukarıda içilebilir su bulmak mümkün değil.

Antik kente varıldığına dair aslında pek bir işaret yok ve yol da kuzeye doğru devam ediyor, onun için kenti ıskalamamak için uyanık olmak gerekiyor. Burada en önemli ipucu yükselen ve olasılıkla kentin akropolünün yer aldığı tepe. Tepeye yaklaştıkça yolun solunda olasılıkla yıkılan binalardan aşağı yuvarlanan yapı elemanları da diğer ipucu. Bu alan antik kentin agorasının ve akropolisinin bulunduğu alan olmalıdır. Kentin konutlarının bu alandan tarım alanlarının yer aldığı ovaya doğru yayıldıkları tahmin edilebilir ancak bu konut dokusuna dair hiç bir iz bulunmamaktadır.


Kaya Nişi, Tonozlu Mekan ve Sütun Tanburu
Kentin merkezi dik eğimli ancak üst kotlarda yapılaşmaya uygun teraslar barındıran bir tepede yer almaktadır. Günümüzde bu teraslara çıkan yolları bulmak hayli güç. Bu nedenle biz biraz içgüdülerimizin yardımıyla yoğun bitki örtüsünün içinden tepeye doğru yol almaya başladık. Definecilerin açtığı irili ufaklı çukurlardan sonra anlamlandırmakta zorlandığımız kayaya oyulmuş bir niş ve hemen yanında tonozlu bir açıklığı, içinde duvar nişleri olan bir yapı ile karşılaştık. Bu yapının ne tür bir işleve sahip olduğuna dair bir ipucu bulunmamakla birlikte eğimden dolayı başka bir yapının bodrum katı olabileceğini de göz ardı etmemek gerekir. Ancak duvarlardaki nişler bu mekanın teknik bir altyapıdan ziyade aktif olarak kullanıldığına dair ipuçları olarak yorumlanabilir. Defineciler tahrip ettikleri bu kalıntıların hemen önünde büyük olasılıkla tepenin üst kotlarında yer alan bir yapıdan düşmüş, toprak altında kaldığı için Görece'ye götürülmekten kurtulmuş özenle işlenmiş bir sütun tanburuna rastladık. Tanburun  kalp biçimindeki kesiti iki farklı aksta devam eden sütun sıralarının kesiştiği köşede bulunan bir sütuna ait olduğuna işaret ediyor. Tanbur neredeyse betonarme olarak temiz bir kalıptan çıkmışcasına muntazam görünüyordu.  

Tepeye doğru tırmanırken yapı izi olarak ancak bir kaç tane duvar bazasına benzer kalıntıya rastlayabildik. Karşımıza çıkan, Dor düzeninde metop-triglif frizlerine sahip arşitrav parçaları gibi yapı parçalarından kimisi oldukça iyi kalitede işlenmişti.  Ancak ne yazık ki bütüncül olarak algılanabilen bir yapı izine tepenin eteklerinde rastlayamadık. 

Tepeye çıktığımızda mükemmel bir manzara ve birbirinden az bir kot farkıyla ayrılan iki terasla karşılaştık. Manzaraya bakınca kentin konumunun önemi ortaya çıkmaktaydı. Kentin Spil eteklerinde kurulan Magnesia ve onun verimli ovasıyla Ege Denizi'ni birleştiren boğaza hakim bir noktada kurulduğu anlaşıyordu.

Temnos Akropolisinden Manzara
En tepedeki teras olasılıkla en önemli tapınağın ve belki de bir kaç mütevazi yapının daha bulunduğu alan olduğu tahmin edilebilir. Ne yazık ki bu alanda görünür olarak sadece sur, belki de burç temelleri olduğunu tahmin ettiğimiz bir kaç grup taş sırasından başka bir şeye rastlamak mümkün değildi. 

Biraz daha alt kotta bulunan terasta da bazı önemli yapıların olabileceğini tahmin ettik ancak yine bir kaç grup hizalanmış taş sırasından daha fazlası görünür değildi.

Akropol tepesi, Manisa'dan Ege Denizi'ne kadar açılan mükemmel manzarası ile bir kaç saat oturup mola vermek için ideal bir yer. Ancak özellikle kenarlarda gezinirken çok dikkatli olmak gerekiyor. Dik yarlar ve definecilerin açtıkları çukurlar çok tehlikeli.

Köy Mezarlığı
Sadece ayak izimizi bırakıp fotoğraftan başka bir şey almadan dönüş yoluna düşüyoruz. Tepeden Yeni Görece Köyü'ne alternatif bir yol var gibi görünse de bildiğimizden şaşmayıp geldiğimiz yoldan, yani Eski Görece Köyü üzerinden geri dönüyoruz. Böylece köyün mezarlığına da uğrayıp hem  antik kentten buraya taşınan kalıntıları hem de Osmanlı dönemine kadar uzanan mezar taşlarını görüyoruz. Rastladığımız ve tarihini okumayı başardığımız en eski mezarlar 19. yüzyılın ikinci yarısına gidiyordu. Ancak köyün tarihinin 15. yüzyıla kadar gittiği kabul edilirse sistematik bir araştırmayla çok daha eski tarihli mezarların bulunması da sürpriz olmayacaktır.

Mezarlığın hali bir çok köyde olduğu gibi içler acısı... Mezarların yeri belirsiz, taşlar dağılmış... Bu durumun Müslümanların ölü bedenin değersizliği ve insanın "toprak olup" gitmesi inancı/felsefesi ile mi yoksa tembellik, vurdumduymazlıkla mı açıklamak gerekir bilemiyorum...

Adı antik kaynaklarda Aiolis kentlerinden biri olarak zikredilen bu önemli kentin ilgisizlikten bu derece muzdarip olması, hemen hemen hiç bir bilimsel çalışma yapılmayıp definecilerin insafına terkedilmesi insanın içini acıtıyor. Burada çok ufak bütçelerle kurulabilecek, içinde her yaz kazı ve belgeleme yapacak araştırmacılar için mekanlar barındıracak bir çalışma istasyonu ile gezginler için bilgilendirici istasyonlar, alanın güvenliği için insanlı ya da insansız sistemler neden kurulmaz, Kültür ve Turizm Bakanlığı ne iş yapar, anlamak mümkün değil... Bu kaderi paylaşan ve tahribata açık daha yüzlerce antik yerleşimle ilgilenmeye "Ephesos'a deniz getirmek" gibi işlerden zaman kalmıyor herhalde...  

Son olarak Temnos antik kentinden beni haberdar eden, gezinin organizasyonunu ve rehberliğini üstlenen T. Çağrı Çakmur ve İ. Emre Usta'ya teşekkür ederim.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kaynaklar:
Bean, G. E. (1997), Eski Çağda Ege Bölgesi, Arion Yayınevi
Herodotos, (2006), Tarih, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Strabon, (2000), Geographika, Arkeoloji ve Sanat Yayınları

Yararlı Linkler:

Fotoğraf: İsmet Emre Usta
Temnos'ta bulunan sikkelerin kataloğu:

http://www.asiaminorcoins.com/gallery/thumbnails.php?album=12

Temnos hakkında diğer gezi blogları:

http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2013/01/temnos-tamnos-antik-kenti-izmir-aiolis.html

http://erkmensenan.blogspot.com.tr/2009/11/temnos-antik-kenti-gorece-menemen.html

http://dagakactim.blogspot.com/2014/03/gorece-kale-yuruyusu.html




1 yorum:

  1. bilgilendirici ve güzel bir yazı olmuş teşekkür ederim.


    Termessos Antik Kenti ile ilgili yazıma bakabilirsiniz

    YanıtlaSil